Hiç Bir abide o suskun ve dik, yüzü yok başı kesik.
Toprak saklarken canı, ateşten yazılmış kanlı fermanı.
Kim bilir hangi bahtsız yatar göğsünde, karanlığın içinde.
Yazıt silik, harfler gömülü, zaman durmuş; ne diri ne ölü.
Ve bilir o tanık: Mühürlense de sesi, kalır çağlara direnen nefesi.
İhanet solar hakikat yeşerir, her suskun yazıt bir gün dile gelir.
Dua bilmez yüreği sızlar, bir damla gözyaşında maziyi anar.
Unutma! Suskun gölge konuşur; unutansa ...