Âdeta avuçlarımızdan akıp giden su misâli, zamanın ve yılların nasıl da çabuk geçtiğini, bu yazının satırları arasında kaybolurken daha iyi anlayabiliyorum. Benim, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde 1978 yılında başlayan öğrenciliğim ve ardından 1983 yılında Sanat Tarihi Kürsüsü’nde asistanlıkla devam eden meslekî kariyerim sırasında tanıştığım ve 1985 yılında onun da kürsüye asistan olarak atanmasıyla, deyim yerindeyse kalp ve kader birliğine dönüşen akademik hayatlarımızın şimdi sonlarına yak ...